Vergi borçlarına ilişkin e-haciz uygulamalarında karşılaşılan sorunlardan biri, vergi borçlusunun farklı bankalarda bulunan tüm hesaplarına ve/veya tüm taşınır ve taşınmazlarına e-haciz bildirisi gönderilerek bloke konulmasıdır. Bu durum, vergi borçlusunun ticari hayatını ve yaşamsal döngüsünü olumsuz etkilerken, mülkiyet hakkına da önemli ölçüde müdahale oluşturur.
Haksız Hacizler
Vergi borçlarına yönelik e-haciz uygulamaları, borçlunun varlıklarının gerçekten de doğru bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Vergi borçlusunun tek bir bankada vergi borcunu karşılamaya yeterli miktarda menkulü bulunsa veya tek bir taşınmazının değeri tüm vergi borçlarını karşılamaya yeterli olsa bile farklı bankalardaki tüm hesaplarına veya tüm taşınmazlarına e-haciz uygulanabilmektedir. Bu durum, vergi borçlusunun mali dengesini alt üst edebilmekte ve günlük yaşamını olumsuz etkileyebilmektedir.
Halbuki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54. ve 62. maddeleri uyarınca vergi dairelerince vergi borçlusunun “amme alacağına yetecek miktarda” menkul veya gayrimenkulü üzerine haciz uygulanması gerekir. Bu miktarı aşacak şekilde uygulanan hacizler “taşkın haciz” olarak nitelenmekte olup, Anayasa’nın 35. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkına önemli ölçüde müdahale oluşturduğu açıktır.
Sonuç
Vergi borçlarını ödemek veya e-haciz işlemine karşı dava açmak iki ayrı çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
e-Haciz, vergi borçlarının ve cezalarının tahsilatını hızlandıran ve kolaylaştıran bir yöntem olsa da, kişileri büyük vergi borçları altına sokan bu yönetim uygulanmasında hukuken birçok hata yapıldığı da bir gerçektir. Bu nedenle sürecin doğru yönetilmesi ve vergi hukuku alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması hukuka aykırı yürütülen süreçlerin kişilerin lehine sonuçlanmasına ve haksız uygulanan e-haciz’lerin kaldırılmasına neden olabilecektir.